EPDK

21 Ocak 2012 Cumartesi

EPDK; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu (2001), 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu (2001), 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu (2003), 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu (2005) ile kendisine verilen görevleri ifa etmekte ve yetkileri kullanmaktadır.

 

Söz konusu Kanunlar ile elektrik, doğal gaz, petrol ve LPG'nin; yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir enerji piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanması amaçlanmaktadır.

     Enerji Piyasası ve Düzenleme Kurulu (EPDK) Enerjinin geleceğine yönelik 5 yıllık strateji planını oluşturdu. Bu plan yıllar önce yapılması gerekenin üzerinde değil, ancak yeni ve var olan enerji şirketlerine bir umut gibi görünüyor. Bunun nedeni ise en uygun tarife yöntemi ile uzlaşmayı sağlamak. Enerjinin geleceğini yeni yeni görmeye başlayan kurul, düzenlemelerinde çok geniş bir yelpaze açmasa da rekabetçi ortamı sağlamak adına güzel ve geç bir girişimde bulundu. Bu planda vizyonun güçlü, rekabetçi ve şeffaf enerji piyasası oluşturmak olduğunu belirten kurulun ilk amacı değer yaratmak. Ayrıca bu planda Elektrik, Doğal Gaz, Petrol ve LPG Piyasasının Kanunlarına uygun olarak üretiminde devamlılığı sağlamak adına geliştirilebilecek yöntemler de mevcut. Fakat burada önemli olan hedefleri tanımlamaktan çok eyleme geçmek. Yani yenilenebilir enerjinin ekonomiye ve enerji piyasasına katkısını destekleyici aksiyonlar almak gerekiyor. Senelerdir kanun bekleyen yenilenebilir enerji yatırımcılarının önünü açarak, rüzgâr ve güneş enerji potansiyelimizi olabildiğince fazla kullanabilmemiz için önder rolünü artık üstlenmesini bekliyoruz.

     Kurumun ayrıca denetleme ve sertifikalandırma süreçlerinin daha etkin yönetilmesine, bu süreçlere dâhil olan kuruluşların arttırılması adına çeşitli stratejilerde belirlenmiş durumda. Enerji kuruluşlarının denetlenmesi konusunda dengeli bir yaklaşım ve buna yönelik yeni bir model geliştirilmesi için adım atan EPDK tüketici sayısının, rekabetçi ortamın, ürün ve hizmet kalitesinin yükseltilmesi içi bu projeyi en yakın zamanda gerçekleştirmeyi planlıyor. Ancak yinede bu projenin amacı “Piyasada geç kalınmış olan düzenlemeye” gitmek. Peki, neden hala enerji piyasasında düzeltilme modeli ile sınırlı kalınıyor? Neden yeni istihdam alanları açılmıyor? Enerji piyasasında gerçekleşen sürekli dalgalanmalar,  BP tarafından yayınlanan raporda da kendini gösteriyor.  Rapor’a göre, 2010 yılında dünyadaki toplam enerji tüketiminin yüzde 0,9'unu gerçekleştiren Türkiye’de enerji tüketimi 2009 yılına göre yüzde 9,8 oranında arttı. 2010'da dünya çapında yenilenebilir enerji tüketiminde yüzde 15,5'lik büyüme yaşandı. Türkiye, yüzde 88,1'lik artışla küresel yenilebilir enerjinin yüzde 0,6'lık kısmını tüketti. BP Başkanı Dudley, “ 2010’da enerji tüketiminde, ekonomik büyümeye oranla daha fazla artış yaşandı” diyerek, 1973 yılından bu yana görülen en yüksek değer olduğunu gözler önüne serdi.

     Enerji piyasasında geliştirilecek model daha çok, yenilikçi ve dünyayı yakından takip eden bir anlayış olması gerekirken bizler sadece kötü olan düzenlemeyi iyileştirmeye yönelik planlar yapıyoruz. Bu yüzden enerji sektörü yıllar geçtikçe küsmeye ve tükenmeye mahkûm ediliyor. Kurumlarda genç ve dinamik elemanlara yer vererek yenilikçi anlayışa daha da açık olarak sadece düzenleme ve denetlemenin daha iyi sağlanması konusunda daha farklı ne yapılabilir sorusuna, son zamanlarda atılan adımlarla çözümler getiriliyor. EPDK’na yapılan rüzgâr santralı yatırımı için başvurular artmakta. En son yapılan açıklamada sadece tek bir şirket tarafından 67 lisans başvurusu yapıldığı ve toplamda 9 bin megawattlık enerji üretiminin hedeflendiği belirtildi. Bunun dışında diğer şirketler tarafından yapılan toplam 50’inin üzerinde başvuru mevcut. Ayrıca EPDK, sisteme bağlanması planlanan yaklaşık 2 milyar Euro yatırım tutarı olacak 600 MW’lık güneş enerjisi santrallerine yönelik yerli ve yabancı yatırımcılar tarafından merakla beklenen düzenlemeyi sonuçlandırdı.


     Sonuç olarak EPDK denetleme ve düzenlemelerinde belirlenen modele paralel olarak, Enerji verimliliği kanunu 2007 yılında ve kanuna bağlı olarak Enerji bakanlığı tarafından hazırlanan Enerji Kaynaklarını ve Enerji Verimliliğin Arttırılmasına yönelik kanun 2008 yılında yürürlüğe girmiştir. İyileştirme sürecinin başarısı, tüketim – üretim etkinliğinin birlikte yürümesi ve yeni girişimlerinde getirisiyle sorun çözülecektir. Tüketim sıkıntısının, Enerji Bakanlığının belirlediği tasarruf planı ile yoluna gireceğini ümit ediyoruz. Yapılan açıklamaya göre ülkemizde, bina sektöründe yüzde 30, sanayi sektöründe yüzde 20 ve ulaşım sektöründe yüzde 15 olmak üzere enerji tasarruf potansiyeli olduğu belirlenmiştir. Ancak enerji krizide zayıf kalan bu girişimler için, serbest üreticiye alternatif enerjiyi hayatın her yerinde kullanabileceği bir kanun yasasıyla, verimliliğin artması mümkün hale gelebilir. Avrupa’da yenilenebilir enerjiler ekonomiye büyük katkı sağlamakta. Gelecek için Enerji: Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Topluluk Stratejisi adlı AB’nin Beyaz Kitabında 2020 için hedefler belirlendi. Karbondioksit salınımı yüzde 20 oranında azalacak, toplam enerji tüketiminin yüzde 20’si yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanacak ve verimlilik yüzde 20 oranında arttırılarak, tüketim aynı oranda azaltılacak. AB ülkeleri arasında öncü olan Almanya ve İspanya ise,  2050 yılına kadar enerji üretiminin tamamını yenilenebilir enerji ile sağlamayı hedefliyor. Özellikle Almanya’da son 15 yılda yenilenebilir enerji teknolojisine verilen önem, amacın ulaşılabilir olduğunun göstergesi. Bu teknolojiye yapılan ve gelecekte yapılacak çalışmalarla maliyeti düşürülecek olan en büyük yatırımlardan biri.

Yorumunuzu bırakın
*
*